2 Temmuz 2012 Pazartesi

Bebeğinizi Güneşten Korumak için Dikkat Etmeniz Gerekenler

Güneş, alınan doza göre doktorumuz da olabilir düşmanımız da. Ebeveyn olarak en önemli görevlerimiz çocuklarımızı eğitmek ve korumak olduğuna göre, yaz aylarında güneşe karşı uyanık olmak da onları cilt kanserinden korumak açısından görevimiz.

Memorial Etiler Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökhan Mamur, yaz mevsimiyle birlikte çocukların oyun oynarken, yüzerken uzun saatler güneş altında kaldıklarına ve güneşin zararlı etkilerinden mutlaka korunmaları gerektiğine dikkat çekiyor.

Nasıl korunacağız?

Güneş yanıklarını ve cilt kanserinin oluşumunu engellemek için çocukları zararlı güneş ışınlarından korumak gerekmektedir. Yaşamın ilk yıllarında cilt çok ince olduğu ve 9-12 yaş grubu çocukları kontrol etmek zor olduğu için, özellikle bu dönemlerde güneş yanığı riski artmaktadır.
Güneş kremi çeşitli kimyasallar içeren, güneşin zararlı ışınlarının cilde nüfuz etmesini önleyen, cinsine göre farklı özellikler taşıyan kremdir:

SPF/Koruma faktörü: İkiden 50’ye, hatta daha yüksek rakamlara çıkabilir. Çocuklarda 20-30 faktör genelde yeterlidir. 30 ile 50 faktörler arasındaki koruyuculuk farkı yaklaşık yüzde üç oranındadır.

UVA/UVB: Işınların her ikisi de kansere neden olabilmektedir, dolayısıyla seçeceğiniz ürün her iki ışına karşı da koruyor olmalı.
Waterproof/water resistant (suya dayanıklı/suya dirençli): Suda 80 dakika kalındığında waterproof krem koruyucu etkisini devam ettirirken, water resistant özellikli kremin etkisi 40 dakika sürer. Waterproof daha güçlüdür.

30 dakikadan çok güneşte kalacak çocuğunuza, güneşe çıkmadan 20-30 dakika önce güneş kremi sürmelisiniz. 80 dakikada bir de kremi tazelemelisiniz.

Çocuklara güneş kremi uygularken

Son verilere göre çinko oksit içeren (içerikte “ZN oxide” diye geçer) güneş kremleri altı ay altındaki bebeklere uygulanabilmekte. Bu yaş grubundaki bebeklerin doğrudan güneş ışığına maruz kalmamaları, gölgede kalarak hafif giysi ve şapka ile korunmaları gerekmektedir.
Bazı güneş kremleri önemli düzeyde cilt alerjilerine neden olabilir. Birkaç yıl önce aldığınız kremi artık kullanmayın. Yeni aldığınız güneş kremini de tatile çıkmadan önce mutlaka deneyin. Tatilin ilk günü çocuğunuzun her yerine sürdükten sonra alerjik reaksiyonla karşılaşırsanız, bu hem sizin hem de çocuğunuzun keyfinin kaçmasına, tatilinizin zehir olmasına neden olacaktır. Dolayısıyla, yeni kreminizi güneşe çıkmadan bir gün önce çocuğunuzun kolundaki birkaç santimetrekarelik bir alana sürerek “yama testi” yapın, üstünü yara bandıyla kapatın. Ertesi gün güneş altında yara bandını çıkarın. Eğer 15 dakika içinde o bölgede kızarıklık, şişlik veya kaşıntı olmazsa, tekrar içeri girin, güneş kremini tüm vücuduna sürün ve 30 dakika sonra güneşe çıkın.

Diğer Koruyucular

Tişört gibi hafif pamuklu giysiler yaklaşık yedi faktörlük koruma sağlar (SPF 7), dolayısıyla kendi başına yeterli olmaz ama çok yardımcıdır.
Şapka özellikle kulakları ve yüzü korur. Doğrudan güneş ışınlarından korunmak için özellikle yaşamın ilk altı ayında şart.
10.00 ile 16.00 saatleri arasında dışarı çıkmaktan kaçının. Güneş ışınlarının bulunduğunuz yere en dik, dolayısıyla en etkili yansıdığı bu saatlerde güneşe çıkmamak en doğrusudur. Havanın bulutlu olması sizi yanıltmasın çünkü güneşin zararlı ışınları bulutları rahatça delip geçer. Siz belki görmüyorsunuz ama emin olun güneş sizi görüyor.

5 GÜNEŞ HATASI

50 koruma faktörlü güneş yağı sürersem çocuğum yanmaz.

Yeteri kadar sürmez ya da tazelemezseniz çocuğunuz kreme veya yağa rağmen yanacaktır. Tavsiye edilen, en az 30 gram kremi bütün bedenine yaymaktır. Sprey yağlarda ise vücudun her yerinin iyice emmesine özen gösterilmelidir. Ayrıca her iki saatte bir, yüzdükten sonra ve çok terlediğinde yeniden sürülmelidir. Dermatologlar “suya dayanıklı” teriminin yanıltıcı olduğunu, bunun aslında o ürünün suda en fazla 80 dakika koruma sağladığı anlamına geldiğini belirtiyorlar. Bu süre içinde bir kısmı suyla akıp gidecek, havluyla kurulanırken silinecektir.

Bronzlaşmanın tehlikesi yoktur.

Sürekli bronz tenle dolaşan çocuğunuzun cilt kanserine yakalanma riski mevcuttur. Doktorlar “Çocukların güneş altında kalma süreleri uzadıkça yassı hücre ve bazal hücre deri kanserlerinin ortaya çıkma riskinin arttığı artık biliniyor. Nitekim renk değişimi cildin hasar gördüğü anlamına gelmektedir” diyorlar.

Çocuğum günün büyük bir bölümünü içeride geçirdiğine göre korkmama gerek yok.

Korkmanıza gerek var. Özellikle güneşli havalarda. Çünkü pencere camları sadece UVB ışınlarını engeller, UVA ışınları ise (cam kenarında oturuyorsa) çocuğunuzun cildine ulaşmaya devam eder. Eskiden sadece UVB ışınlarının tehlikeli olduğu sanılıyordu. Oysa artık UVA’ların da kansere neden olabildiğini biliyoruz. Arabayla uzun yola çıkmadan önce çocukların yüzüne, alnına, ellerine koruyucu güneş kremi sürmek gerekir. Evde oyun oynadığı yer veya okuldaki sırası cam kenarındaysa da kremlenmelidir.

Bebeğe güneş yağı sürülmez.

Bebeğinizi güneşten uzak tutmanız gerektiği muhakkak, fakat bazen güneşe maruz kalmasını engelleyemezsiniz. Pediyatristler bebeklere de az miktarda güneş yağının sürülebileceği görüşündeler. Ancak alerji ya da tahrişe neden olup olmayacağını anlamak için, her tarafına yaymadan önce “yama testi” yaparak bileğinin iç kısmına kullanılacağınız üründen çok az sürüp ertesi güne kadar bekleyin.

D vitamini eksikliği olmasın diye çocuğun bazen kremsiz güneşe çıkması gerekir.

Siz herhalde vücudumuzun bu önemli gıdayı üretebilmesine yardımcı olması için hepimizin güneş ışığına ne kadar ihtiyacımızın olduğuna dair haberleri gördünüz. Fakat uzmanlar bütün gün güneşin altında kalmadan da süt, vitamin katkılı meyve suyu gibi gıdalardan bu vitamini yeterince alabildiğimizi belirtiyorlar. Dışarıda oynayan sağlıklı ve hareketli çocuklar, yeterli D vitami üretimi için gereken miktardan çok daha fazla güneş ışığı alırlar. Araştırmalar düzenli olarak güneş kremi kullanan insanlarda D vitamini eksikliğinin görülmediğini ortaya koyuyor.

TUVALET EĞİTİMİ HAKKINDA DOĞRU VE YANLIŞLAR

Havalar ısınınca, kışın üşütür korkusuyla ertelenen tuvalet eğitiminin zamanı geliyor. International Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Duygu Gür Ünal, bazı bilimsel çalışmaların sonuçlarına göre, kız çocuklarının erkek çocuklarına göre tuvalet kontrolünü daha rahat sağladığını belirtiyor.

Çocuklar çoğunlukla 18 ay ile üç yaş arası tuvalet eğitimine hazır oluyorlar. Bu yaş aralığındaki çocuklar günde bir kez, genelde yemekten sonraki bir saat içinde büyük tuvaletlerini yapıyorlar.

Kaka için en çok kahvaltı sonrasını tercih ediyorlar. Bol miktarda su ve sıvı gıdalar tükettiklerinden, yarım veya bir saat içinde de çişleri geliyor. Annelerin bu zaman aralıklarını takip etmesi tuvalet eğitimini kolaylaştırır.

İdrar ve büyük tuvalet kontrolü sırasının çocuktan çocuğa değiştiğini belirten Dr. Duygu Gür Ünal, “Bazı çocuklarda mesane önce olgunlaşıyor; bunlar idrarı daha kolay tutabiliyorlar. Bazı çocuklar ise idrar kontrolünden aylar önce büyük tuvaletlerini söyleyebiliyor. Ancak, gündüz gece sıralanışı aynı: Gündüz idrar kontrolü sağlandıktan sonra gece idrar kontrolüne geçiliyor. Gece idrar kontrolü çalışması dört yaşa kadar uzayabiliyor” diyor.

İki şartın sağlanması gerek

İdrar kontrolünün başlıca iki şartı olduğuna değinen Dr. Duygu Gür Ünal, çocuğun fiziksel ve psikolojik olarak tuvalet kontrolüne hazır olması gerektiğini belirterek şu bilgileri veriyor:

“Fiziksel anlamda hazırlık için, çocuğun idrar ya da büyük tuvaletinin geldiğini yüz ifadesiyle, pozisyonu ve davranışlarıyla belli etmesi, söylemesi gerekiyor. Günde iki saat kadar bezini kuru tutabilmesi de önem taşıyor. Psikolojik yönden hazır hale geldiğinin işaretleri ise, çocuğun anne ya da bakıcısı ile uyum içinde olması, basit emirleri yerine getirebilmesi, kirli bezinden rahatsızlık duymasıdır.”

Annelere tüyolar

Aslında çocuğun tuvalet eğitimini gerçekleştirmek anne ve çocuk arasındaki işbirliğiyle mümkün olabiliyor. Bunu başarmak hem annenin hem de çocuğun çabasıyla, ilgisiyle gerçekleşebiliyor.

  • Tuvalet eğitimi öncesinde çocuğu gözlemlemek, onunla konuşmak, ona kitap okumak, evdeki büyük çocuğu ya da tuvalet kontrolü sağlamış arkadaşı göstererek özendirmek fayda sağlayabilir.
  • Tuvalet üzeri aparatlar yerine daha kolay ve nerede isterse oturabileceği oturak (lazımlık) tercih edilmeli. Büyük tuvalet yapmayı kolaylaştırdığından, ayakların yere değmesi önemlidir.
  • Lazımlık seçimi beraber yapılmalı, nerede duracağına birlikte karar verilmeli.
  • Çocukların bir kısmı tuvalet üzeri aparatlardan tuvalet içine düşme korkusu yaşar. İlk birkaç gün çocuğu 1-2 dakikalığına tuvalete giyinik oturtmak korkuyu gidermek açısından fayda sağlayabilir.
  • Devam eden günlerde, bağırsak hareketlerinin yoğun olduğu dönemlerde (çocuktan çocuğa değişir) süreleri arttırarak oturtmak uygundur. Kesinlikle ısrarlı ve baskıcı olunmamalı. Eğitimin aylar sürebileceği bilinciyle hareket edilmeli, çocuk istemiyorsa eğitime ara verilmeli.
  • Bu dönemde kazalar, gecikmeler, ıslatmalar, kirletmeler normal kabul edilmeli; çocuk, cesareti kırılmak yerine teşvik edici sözlerle desteklenmeli ve başarılı olduğu zamanlarda ödüllendirilmeli.
  • Tuvalet sonrası lazımlığı beraber boşaltmak, tuvalet üzeri aparat kullanılıyorsa indikten sonra sifonu çekmesine ve atıklara el sallamasına izin vermek hoşuna gidebilir.
  • Çocuğa bakan farklı kişilerin bu konuyla ilgili farklı düşünce ve davranışlara sahip olması çocukta kafa karışıklığına neden olabilir.
  • Bazı çocuklar ısrarlı anne ya da bakıcıyı sinirlendirmekten hoşlanabilir; inatlaşmayın.
  • Araya giren hastalık, tatil gibi durumlar tuvalet eğitiminde gerilemeye veya duraklamaya sebep olabilir.
  • Çoğu kez daha rahat olacağı düşünülerek tuvalet kontrolü için yaz ayları tercih edilir. Ama uygun vaktin geldiği düşünülüyorsa, eğitime yaz beklenmeden hemen başlanmalı.
  • Kızlarda alt temizliğinin önden arkaya doğru yapılması ve her tuvalet sonrası el yıkamanın alışkanlık haline getirilmesi gerekir. Tuvalet eğitiminde doğru zamanlama ve sabır çok önemli.